Bu Bir Tanışma Öyküsüdür...

Öncelikle başlık atma özürlüsü bir insan olduğumu kabul etmeliyim :) Dünyanın en güzel yazısını da yazsam, başına yazdığım saçma sapan başlıkla onu en tırt yazıya çevirebilme potansiyelim var, uyarmadı demeyin :D Neyse konudan fazla saptık, ben kimden bahsedecektim? Tanışma öyküsü de kiminle tanışma öyküsü?

Aslında twitterda beni takip edenlerin bir tahmini vardır kimden bahsedeceğime dair. Çünkü genelde insanların üstüne üstüne paylaşımlarda bulunuyorum onunla ilgili :D Gizemli yazmak da bir yere kadar canım, Lee Teuk'tan bahsediyorum tabii ki ;) :) Gülüşüyle ikinci sırada yer alırken son günlerde birdenbire ilk sıraya yükseliveren biricik oppacım :P :D (bu cümleyi içimdeki oppacı ergen kurmuş olabilir :P )

Öncelikle şunu belirteyim, bu yazıda sadece Lee Teuk'tan bahsetmeyeceğim. Bence sesi muhteşem olan bir genç kızdan, Charice Pempengco'dan da bahsedeceğim :)

O zaman önce Charice kimdir, bir ona bakalım :) Charice Pempengco şu an 19 yaşında olan, muhteşem bir sese ve iyi derecede bir oyunculuk yeteneğine sahip, şirin mi şirin Filipinli bir genç kız :) Ben onu ilk olarak 2009'da, televizyonda izleyecek hiçbir şey bulamamanın sıkıntısından Oprah izlerken gördüm. "Ufacık kızdan bu ses nasıl çıkar?" diye düşünerek izledim performansını :) Altta eklediğim videoda, Charice'in Oprah'taki performansı ve yine bu programdaki tanıtımı var :) (Yani kısacası izlediğim programın videosu var :) )





Videoda yaşı için 15 deniyor, bu durumda program 2007 yılına ait olmalı değil mi? Ama ben 2009'da izledim :) benim kafam karıştı biraz ama Charice o videoda 15 yaşında, bundan eminiz :) ve 15 yaşında bir kızın sesinin bu kadar kuvvetli olmasının normal olmadığından da pek çoğumuz eminiz değil mi? :D O yaşına rağmen, daha önce Mariah Carey, Céline Dion gibi büyük isimlerle çalışmış olan David Foster'la çalışmaya başlamış :) Aslında anlatacak çok fazla şey var onunla ilgili. Yaşı küçük olsa da o kadar çok ödül almış, o kadar çok başarılara imza atmış ki, benim ağzım açık kalıyor bazen :D benim anlatamadığım pek çok şeye buradan ulaşabilirsiniz ;)

Peki Glee izleyen var mı aranızda? (elleri göreyim yoklama alıyorum :P ) Glee'de 2. sezonda 3 bölümde görülen Sunshine Corazon adlı öğrenciyi hatırlıyor musunuz?





Üstteki videoda ilk kez sesini duyan Rachel uyuzunun kıskançlığını görebiliyoruz zaten :) Alttaki videoda da kıskançlıktan öldüğünü ama belli etmemeye çalıştığını görebiliyoruz :D







Peki bütün bunların Lee Teuk'la ne ilgisi var? O zaman asıl meselemize de dönelim biraz :D Charice'in Oprah videosunda bir Kore programından bahsedildiğini duymuş ve zıplayan Korelileri görmüşsünüzdür değil mi? Tabii bütün bunlar benden kaçmadığı için hemen kollarımı sıvayıp araştırmalar yapmaya başladım ve o programın o bölümünü bulup izledim :) O programdan sonra aklımda kalan 3 isim olmuştu; biri zaten Charice...







Peki işte size video :) Şimdi videoyu izlediğinizde, arka sırada en köşede ağzı açık kızı dinleyen sarışın şirin varlığı gördünüz mü? Evet evet, kendisi Lee Teuk oluyor :D Üzerindeki tuhaf kıyafete rağmen çok şirin olduğunu düşünmüştüm :D

[youtube=http://www.youtube.com/watch?NR=1&v=bIxZB7cHUUU]


Videonun ikinci partında da Charice ve SuJu üyelerinin dans ettiği kısımlara bayılmıştım :) Peki aklımda kalan diğer isim kim sizce? Peki size ip ucu vereyim ;) Ben Super Junior'ı ilk tanıdığımda, isimlerini aklımda tutamıyordum (o kadar kalabalıklardı ki) sadece 3 isim aklımda kalıyordu: tabii ki Lee Teuk, tombişliğiyle Shin Dong ve son isim Siwon.. Peki videoda sizce hangisi dikkatimi çekmiş olabilir?? Siwon dediğinizi duyar gibi oluyorum ;)

Bu arada Charice "Super Junior'dan kimi seçerdin?" sorusuna cevaben Kyu Hyun'u seçtiğinde üzerine alınıp ayağa kalkan Yesung'ı o zaman tanımıyordum, daha yeni öğrendim ismini :) (aslında Kyu'yu da tanımıyordum o zaman :) ) Lee Teuk'ın dikkatimi çekmesinin bir nedeni de, Charice'le Kyu Huyun'un düetinde ağlaması oldu :(

2007'de Super Junior üyelerinden 4'ü -Kyu Hyun, Lee Teuk, Shin Dong ve Eun Hyuk- çok ağır bir kaza geçirmişler, bu kazada en ağır yaralanan da Kyu Hyun olmuştu. Uzun süre(sanırım 6 gün) yoğun bakımda kalmış, 78 gün boyunca da gruptan uzak kalmış. Lee Teuk'ta bu kazada ağır yaralananlardan, onun da vücudundaki yaralara toplam 170 dikiş atılmış :( Star King programının bu bölümü de Kyu Hyun'un kazadan sonra katıldığı ilk program. Hatta videoda alt köşede kazayla ilgili görüntüler var :( İşte bu yüzden Lee Teuk, Kyu Hyun'un tekrar şarkı söylemesine duygulanıyor ve ağlıyor, yavrum :( (pek duyguludur zaten, eğer bir yerde şebeklik yapmıyorsa mutlaka ağlıyordur) Hatta kalbinin acıdığını söylediğinde gözlerim dolmuştu, şimdi izlediğimde daha da duygulanıyorum onu ağlarken görünce :(

Bu arada videoda düet için Lee Teuk şarkı ismi söylüyor ya, aslında "A Whole New World" diyor ama "Honey World" anlaşılıyor, yavrum ingilizcen yerlerde yaaa :D :P Kazayla ve Lee Teuk'la ilgili küçük bir bilgi daha: Lee Teuk bildiğiniz gibi gurubun lideri. Kazada Kyu'nun yaralandığını görünce, kendi yaraları da ağır olmasına rağmen başucuna gelerek onu sakinleştirmeye çalışmış. Hatta bu görüntüler videonun alt köşesindeki kaza görüntülerinde de var :( Lee Teuk lider olduğu için, bütün grubu kendisinin taşıması gerektiğine ve bunu yaparken asla zayıflıklarını göstermemesi gerektiğine inanıyor.

Peki devam edelim Charice ve Lee Teuk yolculuğumuza :) Aşağıdaki uzuuuuuun (21.19 dakika) Charice'in Star King programına 3. gelişini izliyoruz. Bu gelişlerinde yine Lee TEuk ve Eun Hyuk program konukları :)







Videonun ingilizce alt yazılısına da şuradan ulaşabilirsiniz. Gördüğünüz gibi Charice muhteşem sesiyle yine devleşirken, Lee Teuk gidip ona sarılarak beni sinirlendirmeyi başarıyor :) Diğer konuklardan ilk dikkat çekenlerse C.N.BLUE'dan Yong Hwa ve Min Hyuk :) özellikle Yong Hwa'nın ağzı açık baktığı sahneye ve "Do you kow Oetoriya?" dediği kısma bayılıyorum :D Yong Hwa'yı dizilerde izlerken hep soğuk ve sevimsiz bulmuştum ama burada izlerken çok sevimli olduğunu düşündüm^^

Videoda, Charice ve So Hyang'ın düetinden sonra yanlarına gelip "Yanlarında durmak istiyorum çünkü bu an çok meşhur olacak. Onlarla birlikte TVde görünmek istiyorum." diyor ya, Lee Teuk da yandan sinsice yaklaşıp sahneye dahil oluyor ya, çok tatlı yaaa :D

Bütün bunlardan sonra bu yaz (özellikle Ramazan ve sonrasında), Super Junior ve Lee Teuk'la ilgili o kadar çok video izledim ki... Koskoca gruptan ilk tanıdığım insan oydu, hala grubun en sevdiğim üyesi o :) Evet bazen saçma sapan davranıyor, aptalca hatalar yapıyor.. Ama yine de onu izlerken gülümserken buluyorum kendimi..

İşte Lee Teuk'la nasıl tanıştığımın hikayesi budur :) Lee Teuk'ı aslında daha fazla tanıtmak istiyorum ama o da başka bir yazıya kalsın.. Çünkü Lee Teuk'la ilgili anlatacak çok fazla şeyim var ve bu yazı zaten yeterince uzun oldu :D

O zaman ne diyoruz? Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.. Jalgaaaaaa^^

Azıcık da Ben...

Saçma sapan başlığımdan da anlayabileceğiniz gibi biraz kendimden bahsedeceğim :D daha önce değişen huylarımdan bahsettiğim bir yazım vardı ya hani, okuyanlar bilir.. (okumayanları buraya alabilirim) Bu yazıda da değişmeyen huylarımdan bahsedeceğim işte :) Yani yazının devamı benimle ilgili spoiler içerir, merak ediyorsanız okuyabilirsiniz hehehehh^^

Mesela yolda gördüğüm bütün kuru yapraklara mutlaka basarım. Hani çıtır çıtır ses çıkarıyor ya, ufacıkken bile bayılırdım o sese hala bayılıyorum :) Bugün bile işten gelirken o yorgun halimle adımlarımı yapraklara göre ayarladım hahahh^^

Küçükken annemin elini tutup yürürken koca koca adımlar atardım sırf o yapraklara basabileyim diye :) Basınca da "hıhıhııııı" diye gülerdim deli gibi ama çok eğlenirdim yaaa :D Geçenlerde annemle alışverişten gelirken evin yakınındaki ağaçların altındaki yapraklara basıp, üstüne bir de kocaman bir sırıtma takınınca suratıma, annem deli olduğuma kanaat getirdi :D :P

Mesela tramvay raylarına basamam. Küçüklüğümden beri nedense basınca elektrik çarpacak diye korkuyorum :) Ne alaka diyenler olabilir ama ben de böyle garibim işte :D Mesela geçenlerde blog buluşmasına gittiğimizde de karşıdan karşıya geçerken adımlarımı buna göre ayarladım ama kimsenin dikkatini çekmemişti sanırım :)

Garip huylarımı buralarda herkese reklam ediyorum ama pek eğlenceli canım^^ Aslında kendimden bahsetmeyi pek sevmem ama yazarken hoşuma gidiyor. Çünkü kimse aslında kim olduğumu bilmiyor rahat rahat kendimi anlatabiliyorum... (sevgili çingularım kim olduğumu biliyorlar ama :) )

Neyse devam edelim..Mesela çarpışan arabalara binemem..Asla binemem hem de..Çok fena korkuyorum onlardan, yani öyle böyle değil :(

7-8 yaşlarındayken abimle birlikte binmiştik. Öndeki arabaya hızla çarpınca burnumu çarpmıştım ön kısma..Sonrası kan revan :( o gün bu gündür binemem o icatlara... Artık o kandan nasıl korktuysam, gerçek hayatta kan görmeye de dayanamıyorum... Film izlerken falan gördüğüm kanı pek umursamıyorum ama gerçekte parmağım bile kesilse içim bir tuhaf oluyor, ellerim titremeye başlıyor...

Biraz da güzel şeylerden bahsedeyim. Mesela meyve yerken en tatlı olanı sona saklarım :) Yani böyle çilek, kayısı gibi meyveleri yerken önce hepsinin tadına bakıyorum. Tatlı olanları bir kenara ayırıp önce daha az tatlı olanları yiyorum. Sonra da en tatlısını en son yiyorum işte :D

Annem çok gülüyor beni öyle görünce ama çocukluktan kalma bir alışkanlık işte^^ Düşünsenize bir tabak çilek hepsinin de ucu ısırılmış :D Bir de bir kız düşünün, önünde bir tabak çilek, hepsini tek tek eline alıp uçlarından ısırıp tabağa geri koyuyor.. İşte o kız Hayal oluyor :D Tamam tamam tuhafım öyle garip bakmayın :P :)

Mesela çay içmeye bayılırım. Amaaaa kahvaltıda ağzımda yiyecek birşey varken asla içmem. Ağzımdaki lokma ıslanmamalı (sanki çiğnerken ıslanmıyormuş gibi...) Sadece çay değil, yemeğin yanında içtiğim içecekleri asla ağzımda lokma varken içmem :D

Hatta kahvaltı demişken şunu da söyliyim, kahvaltıda sadece 3 çeşit yemeyi severim. Masada 10 çeşit kahvaltılık da olsa genelde üçünü seçer sadece onları yerim :D Ama bu derdimi halama bir türlü anlatamam.. Onu yedin mi bunu yedin mi diyip duruyor sofrada, sevmiyorum yemeyi diyorum anlamıyor :) Sonra bir de yumurta yiyorsam domates yemem, ağzımda bıraktığı tattan nefret ediyorum :D Pişmiş domatesten de nefret ederim, hatta biraz ısınmış bile olsa yemem :) Bu yüzden pizzamı domatessiz yerim ya zaten ;)

Mesela film izlerken yerimde oturamam. "Peki L'in fotoğrafı ne alaka??" dediğinizi duydum :) Ben film izlerken, özellikle korku filmi izlerken, L'in koltukta oturduğu gibi otururum :D Her 10 dakikada bir oturuş pozisyonumu değiştirdiğim için evdekiler benimle pek film izlemek istemezler.. Düşünsenize filme odaklanmışsınız, heyecanlı heyecanlı izliyorsunuz. Birden yanınızdaki deli ayağa kalkıyor, tuhaf bir şekilde yeniden oturuyor. Tam yeniden filme dönüp izlemeye başlamışken, o deli yeniden ayağa kalkıyor ve öncekinden daha tuhaf bir pozisyonda yeniden oturuyor :D İnsan deli olur la :P Bu tuhaf huyum yüzünden, sinemaya gitmeyi çok sevsem de bazen rahatsız olurum sürekli oturmaktan. Özellikle şu 3 saat süren filmler fena geriyor beni :D Halbuki film seyretmeye de baylırım hahaahhhh^^

Neyse bu kadar spoiler yeter, beni tanımayan kalmadı hahahh :D Biraz daha anlatmaya devam edersem beni ya deli sanacaksınız, ya takıntılı :) Artık bir sonraki yazımda görüşürüz.. Bu sefer daha güzel şeylerden bahsederim hem hehehh^^

O zamana kadar, jalgaaaaa :D

Buluşma, Buluşma, Buluşma....

Hahah sonunda benim de bir buluşma yazım oldu :) 21 pare havai fişek atışıyla kutladım bunu dün gece :P geleneksel blogsal buluşmaya sonunda ben de katıldım^^ toplaşıp kaynaştık bir güzel (gerçi onlar daha önce kaynaşmışlardı zaten ama :) ) ama önce dün genel olarak neler yaşadım onu anlatıcam :) :)

Günlerdir bu buluşmayı planladık, "nerede buluşsak?" , "Hangi mekanda takılsak?" , "kimler geliyor, kimler gidiyor?" falan filan derken, zaman ve makana karar verdik güç de olsa :) saat 1.30da Kadıköy iskelede buluşacaktık^^ hayatımda ilk defa bir buluşmaya tam vaktinde gittim yoksa ben tam bir "geç kalıcı"yımdır, çok adam bekletmişimdir :P Neyse ben gittim ama gittiğim gibi boynumu büke büke geri döndüm. Neden mi? Hemen anlatayım ama önce birkaç gün öncesine dönmemiz gerekiyor.

Geçenlerde bir kolejden iş teklifi aldım. Çok şaşırdım telefon gelince, hiç beklemediğim bir şeydi. Ben ücretli öğretmenlik yapıp üç kuruşa süründürülmeyi beklerken, İMEM'e verdiğim dilekçeye bir kolej geri dönüş yapmıştı. Koşarak gittim tabi görüşmeye :) Adamlarla konuşurken bana böyle bir ciddiyet, bir kendinden eminlik hali hasıl oldu ki sormayın :P :D "Ders mi, ohooo bir anlatırım aklınız şaşar. Sınıfta çıt çıkarttırmam, yılların öğretmeni gibiyimdir.." gibi bir kendine güven geldi bana, tabii fazla şımarıp havalara da girmedim canım :) ama bi güveniyordum kendime yani :) Görüşmenin sonunda, her iş görüşmesinin sonunda kurulmazsa olmaz olan cümle "Biz sizi ararız."ı da alıp evime geri döndüm. (yani Kore dizilerinde "duş sahnesi" neyse, iş görüşmelerinde de "biz sizi ararız" odur bence) Ben bunlar beni en geç pazar günü ararlar diye düşünürken, ne arayan oldu ne soran... Ben umudumu kestim bu işte, kısmet değilmiş demek ki dedim...

Sonra dün sabah erkenden kalkıp buluşma için hazırlanmaya başladım. Hayaller kurarak evden çıktım, böyle nasıl bi enerjiğim anlatamam. Gece Lee'nin "Uyuklayan bir Hayal istemiyorum yanımda aha. Yoksa Maksika'da boğarım" tehdidine rağmen 4.5ta yatmış olsam da, evin içinde hoplayıp zıplayacak kadar enerjim vardı :P Doğru düzgün kahvaltı bile edemedim canım bir şey istemedi.. Daha önce sadece bloglardan ve twitterdan tanıdığım insanlarla yüz yüze görüşeceğim için heyecanlıyım tabii :D O heyecanla Kadıköye indim, telefonum çaldı..Bilin bakalım kim? "Nuguseyoooo?" diye düşünerek açtığım telefonun karşısındaki ses, iş görüşmesine gittiğim kolejin müdür yardımcısı, pehhh!! Ben tam "len şimdi mi aranır beee, iki gündür aklın nerdeydi???" diye düşünürken, bana okula gelmemi genel müdrle görüşeceğimi ve uygun bulunursam işe alınacağımı söyledi...Haydaaaaaa, e daha yeni geldiydim Kadıköy'e...

Neyse, kendi kendime "Başarabilirsin Hayal, gidip geri dönebilirsin, yine çingularınla tanışıp kaynaşabilirsin, hadi göreyim seni, fighting!!!" falan diyerek gaza getirip, düştüm yollara :) Önce ilk görüşme yaptığım okula gittim, öğretmenlerle falan tanıştım. Sonra genel müdürlüğe postalandım, orada bir güzel "eğitim bilimleri sözlüsü" oldum. Sonra yarın gel ders anlat bakalım ne cevherler varmış sende dediler...Haa bir de tutturdular bir "tecrübesizsin" diye sinir oldum, çalışma fırsatı bulamadan acaba nasıl tecrübelenecem. Ayrıca geçen yıl işe aldıkları kız 2010 mezunuymuş ben 2009 mezunuyum ve bir dönem çalıştım, o kız tecrübeli de ben mi tecrübesizim??? Çok sıkıcı bir yazı oluyor farkındayım, bunun için özür dilerim :( Peki sonuç ne oldu? Ben bugün ders anlatmaya gitmedim, adamlar "ne olursan ol yine gel" dediler..Ben "atamam çıkarsa işi bırakırım" dedim, adamlar "o zaman kusura bakma canım biz yıllarca çalıştıracak, bizi bırakmayacak eleman arıyoruz" dediler. Ben de eyvallah dedim, napim :)

Gelelim buluşmaya :) Ben son 1.5 saatine falan katılabildim, biraz da uykulu ve şaşkındım..Ama yine de iyi ki gitmişim dedim, yorulduğuma değdi bence..En azından tanıştım çingularımla ;) Peki kimler vardı: Makinosev, Masal ve kız kardeşi, Winpohu, Lee, La Fea, Aslı ve arkadaşı :) Önce kimin hangi blogger olduğunu tahmin etmemi istediler, hepsini bildim çok başarılıydım hahahahhh^^ Bloglardan birbirimizi takip edip üstüne bir de twitterda muhabbeti koyultunca, sanki daha öncelerden tanışıyormuşuz gibiydi :) ah ben bir de yorgun olmayacaktım ki, beni nasıl susturacaklarını şaşırtacaktım onlara ama olmadı :) Gevezeyim, konuşkanım, hatta ve hatta bu konuda Lee sana rakibim hahahh :P

Sonra bir de sabah 10da yaptığım kahvaltıyla döndüm eve :) koca gün aç gezip üstüne bir de koca bir bardak kolayı devirdim, midem hala ağrıyor :( Ben gelmeden önce yapılan muhabbetler devam ettiği için arada bir algıda zorlanmalar yaşadım :P Lee'nin Taeyang'lı kalemini yakından gördüm, nasıl şeker bir şeydi o öyle :D ben de istiyorum ondan yaa T.O.P versiyonunu ama :) bir de SS501 albümü kazanmıştı bir hikayesiyle, o albümü Masalı'ın kardeşine hediye etmiş, onu inceledim biraz, fotoğrafları falan güzeldi :D ahh dedim SuJu'nun albümleri olsa bende de :D şarkıları nasıl olsa dinliyorum da o fotoğraflar aaah ahhh^^

Süreyya Paşa Kültür Merkezi'nin tam kaşısındaki ara sokağın sonunda Agapia'da oturduk. Çok güzel bir ortam valla, böyle oda oda gibi^^ zaten bizimkiler bir odayı kaptmışlardı, masalara yayılmışlardı :) Geçen buluşmadan sonra yuvarlak masalı bir yer bulalım demişlerdi ama burası da yuvarlak masalı değildi^^ Gerçi oda bize tahsis edilmiş olduğundan yine rahattı :) Makino'nun bana fal sözü vardı ama geç kaldığım için fal baktıramadım :( artık bir sonraki buluşmaya :) Mekandan ayrıldıktan sonra da yavaş yavaş iskeleye doğru yürüdük yine muhabbet ederek :) otobüs duraklarında ve iskelede azala azala geceyi bitirdik^^ hatta avrupa yakasına giden arkadaşları turnikelere kadar bıraktık, neredeyse evlerinin kapısına bırakacaktık :P

Daha uzun zaman geçirmiş olsaydım daha uzun bir yazı yazabilirdim ama kısmet değilmiş yaa.. (gerçi yazı toplamda pek uzun oldu, okuyabildiyseniz helal olsun :D ) siz yine buluşmadaki diğer arkadaşların bloglarını bir gezin, onların yazıları eminim daha güzel olmuştur :D

Sabredip okuduğunuz için teşekkürler :) ben şimdilik kaçıyorum, jalgaaaaaa^^

Blogger N'lerini Seçiyor!

 

Artık seçeyim ben de değil mi? Seçeyim yani ben de artık^^ Bu mimin daha güzel olması için daha daha çok blog takip etmek lazım ama ben çok tembelim yaa..Hele bu sıcaklarda iyice tembelleştim yahu :) ama halimden de memnunun hacı, işsiz güçsüz olunca böyle oldum ben napıyım :P :P

Neyse konuyu fazla dağıtmadan, önce mimin konusundan bahsedeyim. Başlıktan da anlaşıldığı üzere bloggerlar olarak "en"lerimizi seçiyoruz efenim^^ Hadi hep birlikte kurallara bir göz atalım :)

***Kurallar***


Yazının başlığı “Blogger N’lerini seçiyor!” şeklinde olmalı.. Bir bütün halinde ilerlemeliyiz. Her kategori için en fazla 3 kişi yazabilirsiniz.. (Sadece bir kategori için 5 tane yazma hakkınız var. Çoğumuzun blog açmasına sebep olan şey, kendimizi anlatmak.) Ekstradan 1 kategori daha ekleyip, seçiminizi yapabilirsiniz. Kategori açarken tercihinizi mümkünse en zeki, en güzel, en akıllı gibi şeylerden yana kullanmayın. Tamam birbirinizi tanıyor olabilirsiniz. Ama burda genel bir seçimden bahsediyoruz ve birbirimizi sadece yazılarımızdan tanıyoruz.


Yazılardan yola çıkarak sonuca varabileceğimiz kategoriler olmalı. (Kişileri rencide edecek, küçümseyecek türden kategorilere kesinlikle yer vermeyin.) Aynı kişiyi birden fazla kategoriye yazabilirsiniz. Mim yazılarınız kesinlikle okunacaktır. Yazılarınız okunduğuna dair yorum bırakılacaktır. Bir gün içerisinde yazılarınıza yorum gelmezse mail atarak haber verirseniz en doğru sonucu elde etmiş oluruz.


Yazıda adı geçen herkes mimlenmiş oluyor. Mim tarzı olan bu olayın sonunda en’leri seçmiş olacağız. Lütfen yazdığınız yazının linkini burada paylaşmayı veya mail atmayı unutmayın.


En iyi tasarıma sahip Blogger: La Fea'nın temasını çok sevdim, hani defter sayfası gibi ya, yazıları okurken sayfa çevirme isteği uyandırıyor insanda :) ayrıca sağ taraftaki kısım da böyle mantar pano gibi sanki üzerine notlar iliştirilmiş gibi (ne çok gibi dedim yaa :) ) çok hoş yaa :)


Bir de Masal Evi'nin bannerındaki ev çok hoşuma gidiyor. O da yakın zamanda temasını değiştirdi daha bi hoş oldu bloğu sanki :)


En güncel Blogger: Lee bloğunu sık sık günceller, yeni diziler hakkındaki yazılarını görürüm hep blogda :) itiraf edeyim tamamını okumuyorum, önce spoiler var mı diye soruyorum, sonra okuyorum..malum tembelim ben dizileri filmleri zamanında izlemiyorum ondan sonra spoiler yiyecem korkusuyla yazılardan geride kalıyorum işte :)


En meraklı Blogger: Bu kategoriyi çinguların yaptığı gibi araştırmacı olarak algılıyor ve ödülü Makinosev'e veriyorum. Sayesinde So Ji Sub'la ilgili bir sürü şey öğrendim, valla Min Ho'cuğumu o kadar yakından tanımıyorum :) gerçi Min Ho'yu yakından tanımamam tamamen benim tembelliğim ve Min Ho'nun sevgili bulmuş olmasından kaynaklanan isteksizliğim yüzünden ama olsun, bahane aramayalım bu konuda...


En çok gezen Blogger: Sanırım "Aslı" Gibidir diyeceğim :) bloğundaki mekan yazılarıyla falan çok geziyormuş izlenimi bıraktı bende :)


En çok bilgilendiren Blogger: Hikaruivy... canım çingumun dizi yazılarına bir göz atarım dizilere bakmadan önce :) ama ayrıntılarıyla okuyup yorum yazmak için diziyi izlemeyi beklerim ki yazı daha anlamlı olsun benim için :)


Masal Evi de benim için özellikle FT. Island ve Jang Geun Suk haberlerini aldığım yerdir :) Aslında özellikle FT. Island :P albüm haberleri olsun, Hong Ki'nin yeni dizi haberleri olsun, ilk ondan öğreniyorum ben :)


En çok özlenen Blogger: Miss Nefertiti ne yazıkki annesinin rahatsızlığı nedeniyle uzun zamandır aramıza katılamadı, çok özletti kendini. Umarım en kısa zamanda anneciği sağlığına kavuşur da yine güzel yazılarını okuruz :)


Kore Delisi de bloğu haksız yere kapatıldığı için aramızda değil artık :( umarım o da en kısa zamanda bu sorunları çözer ve tekrar aramıza döner.


En çok eğlendiren Blogger: Kesinlikle Hikaruivy :D zaten blog yazmaya başlamamın müsebbibi olur kendisi :) yazılarını okurken o kadar eğlendim ki, bir de gaza geldim "ben de yapıcam banane yaaa" diye, sonunda kendi bloğumu açtım :) Aramaya inanmak yazılarında gülmekten yorulduğumu söylesem abartmış olmam yani :D Dizilerle ilgili yazılarında da çok eğlendirir sevgili çingum :)


Makinosev'in de çok eğlenceli bir üslubu vardır. Yazılarını okurken yüzümde sürekli bir sırıtma oluyor, korkuyorum yüzüm hep öyle kalacak diye :P :P Bilgisayara karşı sırıtırken yakalandığım çok sevgili annemin alaylarına maruz kalıyorum ondan sonra :D


En çok ziyaretçi gönderen Blogger: An itibariyle Hikaruivy, Masal Evi ve Makinosev :D


En çok yorum yapan Blogger: Hemen hemen her yazımda yorumu olan Makinosev çingum ve Hikaruivy çingum bu kategoride öndeler :D Her kategori için en fazla 3 kişi diye kuralları hiçe sayarak My Destiny ve Masal Evi çingularımı da bu kategoriye alıyorum, onlar da sık sık yorum yazarlar sağolsunlar :D


En çatlak Blogger: Buna Lee diyesim var yaa :P özellikle son yazısında anlattığı çatlak ve manyak intikam planıyla bu kategoriye uydu gibi sanki :D


En kaçak Blogger: Bu kategoriye yazacak birini bulamadım yaa, okuduğum bloglar genelde kaçak sayılamayack bir sürede güncelleniyorlar :D


En modacı Blogger: Bu kategoriye son 2-3 gündür yazılarını okuduğum Secret girer sanırım. Moda kategorisi altındaki yazılarını pek beğenmiştim :D


En oppa'cı Blogger: Eveeeet işte geldik en civcivli kategorinin kazananlarını açıklamaya :) Aslında hepimiz az biraz oppacıyız, Hikaruivy Song Joong Ki sevdasıyla, Makinosev So Ji Sub sevdasıyla, Masal Evi Lee Hong Ki sevdasıyla bu kategoride yer alacak isimler :D Hepimiz bu adamları gördüğümüz zaman, pc karşısında aşağıdaki fotoğraftaki kız gibi olabiliyoruz bazen, bence yani :P :P


(bu gifi Lee'nin bloğundan aldım, çok tatlı yaaa :) )


Amaaaa en oppacımız Kimbapsushi'dir bence. Twitterda dönen muhabbetlerde kime el atsak onun koruma kalkanları içerisinde çıkıyor valla :P neyse benim el attıklarıma bir şey demedi :D


En filmci Blogger: Kesinlikle Winpohu :) film yorumlarını okuduğum zaman o filmleri izleyesim gelir hep :) Filmlerin en can alıcı repliklerini paylaşır mutlaka. Ben çok seviyorum böyle şeyleri. Bazen film izlerken hoşuma giden cümleleri not aldığım olmuştur :D Sanırım bu nedenle daha bir hoşuma gidiyor onun film yazıları^^


Sermin'in film tanıtım yazıları da çok güzel oluyor :) çok akıcı bir dille yazdığı yazıları okuduktan sonra filmleri hemen izlemek için can atmaya başlıyorum :D


En öğretmen Blogger: My Destiny :D onun photoshop dersleri sayesinde ben de kendi çapımda duvar kağıtları, bannerlar yaptım. Çok güzel resimli dersler hazırladığı için uygulamada hiç zorluk yaşamıyor insan :D tavsiye ederim bu dersleri ve sevgili çingumun bloğunu takip edin :D


En taze filiz Blogger: Kore Hayranı :) daha yeni aramızda ve güzel paylaşımlarda bulunuyor :)


En Yeşil'ci: Sermin, Kimbapsushi, Hikaruivy, La Fea ve ShiNn_Min  :D bu kategoriye yer vermesem olmazdı :D


En Minoz: Harang-Besra :) Min Ho sevgime ortak kabul ettiğim tek Minoz o :) Min Ho'cuğum çok sevilen biridir ama insan bazen kıskanıyor bu kadar sevilmesini..işte kıskanmadığım tek Minoz Harang-Besra'dır :D


En hikayeci Blogger: Bu kategoriye hikaye yazan bütün çingularımı alıyorum :D çok güzel hikayeler var, hala okumadıysanız okumaya başlayın hemen ;) Şu ana kadar benim okuduğum ve okumakta olduğum hikayelerin yazarları Hikaruivy, Masal Evi, Lee, Makinosev ve Winpohu :) yakın zamanda okumaya başlayacaklarım ise Sermin, Kimbapsushi, Astrea :D :D bütün hikayeleri şiddetle tavsiye ediyorum^^


Başım ağrıdığı için aklıma başka kategori gelmiyor yaa :( sağlıklı düşünebildiğim bir zamanımda yazaydım yazıyı iyiydi :) pc başında pinekleyerek geçirdiğim günlerin sonucunda aslında daha verimli yazılar bekliyorum kendimden ama yazamıyorum işte...Hikayemi bile yazamıyorum, 1 ay olacak neredeyse son bölümü yayımlayalı :(


pc başından hiç kalkmadığım için annem yakında yukarıdaki ajusshinin yaptığını yapacak laptopuma :D bunun gerçekleşmemesi dileğiyle diyerek bu yazıyı burada bitirmeye karar verdim :D


Daha sağlıklı zamanları daha güzel yazdığım yazılarda görüşmek üzere sevgili okurlarım :) o zamana kadar, jalgaaaaaa^^


Gülüşü Dünyalara Bedel^^

Bu aralar içimdeki "oppacı ergen" pek bi aktif :) nerde bi yakışıklı görse oppaaaaa diyecek diye korkuyorum :) abarttım canım o kadar da değil..Ama bu yazı "gülüşü dünyalara bedel oppalar" hakkında olacak, ona göre :) Oppalar dediğime göre sadece Kore'li aktörlerden ve boyband üyelerinden bahsedeceğimi anlamış olmanız gerekir :P

Başlamadan hemen belirteyim, gülünce yüzünde güller açan kişilik denildiğinde (ki öyle bir tabir kullanmıyor olabilirsiniz :) ) aklıma gelen ilk isimleri aldım yazıma. Okuduğunuzda "aaaa neden bu oppayı da almamış listesine?? pehh bu işten anlamıyo..." demeyin sonra :P

Hazırsak başlayalım. İşte "gülüşü dünyalara bedel" yakışıklılar :) Sıralama en en en en çok beğendiğimden, beğendiğime doğru gidiyor...

1) Lee Min Ho 

Tabii ki ilk sıraya Lee Min Ho'yu koymam hiç de şaşılmayacak bir şey :) zamanında buralardan oppaaaaaaa diye miyavladığım bile olmuştur kendisine :P Seviyorum canım napayım yani..

Ama şu gülüşü kim görse aşık olur (yeri gelmişken uyarımı da yapayım "AŞIK OLMAK YOKKK!!!" hem artık sevgilisi var ühühüühüü!!!) insan bu güzelliği görünce gülümsemeden edemiyor. Gülümsemesinde farklı bir sıcaklık, herkesten başka bir içtenlik var bence. Tabii bana sevgimden öyle geliyor da olabilir :) Ben bu adamı düşündüğüm zaman bile salak salak gülümsemeden duramıyorum ki :D

Bu yakışıklı dikkatimi ilk kez Boys Over Flowers (2009) adlı dizide çekmişti. Oyunculuğu çok çok çok iyi değildi ama kötü de değildi bence (Geum Jan Di'ye katlandı sonuçta kolay değil :P ) Sonra rol aldığı Personal Taste (2010) de ise yanına güzel ve sevimli de olsa Min Ho'cuğuma göre acumma kıvamında olan Son Ye Jin'i vermişlerdi. Ama bu dizide de oldukça yakışıklıydı Min Ho'cuğum. Son dizisindeyse ilk dikkatimizi çeken gelişen oyunculuğu oldu :) City Hunter (2011) da gerçekten döktürmüştü, yani sevdiğimden söylemiyorum :P Gerçekten bakışlarıyla bile neler anlattı dizide, bayıldım bayıldım :D Bu yeni dizilerini bitirdikten sonra biraz daha derine inebilmek için eski dizilerini izledim. Mackerel Run (2007) ve I'm Sam (2007) de izledim. Çok çok çok sevimliydi söylemedi demeyin :D Ayrıca sesi de çok güzeldir Min Ho'cuğumun. Bos Over Flowers'ın special albümünde My Everything adlı bir şarkısı vardır, bence mutlaka dinlemelisiniz. Hattaburaya tıklayıp hemen dinleyebilirsiniz :D

O kadar yazmışken sevgilisinden de bahsedeyim bari üzülerek de olsa..City Hunter'da başrolleri paylaştığı Park Min Young, oppamızın sevgilisi olur :) Ayrıca I'm Sam kızımızın dizisiydi ve Min Ho burada küçük bir roldeydi :D

2) Park Jung Soo (Lee Teuk)

Gamzesine bakın ama yaa nasıl almıyım onu listeme :) Aslında onu tanıyana kadar listemde ikinci sırada başka birisi vardı (şimdi kim olduğunu söylemiyim yaa) ama bu adam ortaya çıktı ve onun yerini aldı :) hatta bu aralar gözü Min Ho'mun koltuğunda bana göre, sanırım Min Ho sevgili buldu diye sinir oldukça bunu daha çok seviyorum :D

Öncelikle şunu belirteyim, Lee Teuk sahne adı ve "özel" anlamına geliyor. Ehh kendisi de pek özel sağolsun :) gerçi son zamanlarda yaptığı hatayla (Star King'de yaptığı eşekliği bilirsiniz) beni sinirlendirmişti ama kulaklarını çekip uyardım onu :P şaka bir yana o yaptığına gerçekten kızmıştım ama o tarz saçma programlarda rayting kaygısıyla her şeyi yaptırıyorlar bu garibanlara, bunlar da sanırım şirketlerinin baskısıyla falan her denileni yapıyorlar :(

Lee Teuk tüm dünyanın tanıdığı (sanırım abartmıyorumdur :P ) Super Junior grubunun lideri. Grup üyeleriyle o kadar ilgiliymiş ki birinin başına bir şey gelse kendi başına bir şey gelmiş gibi oturup ağlarmış :) Zaten Heechul'un askere gitmeden önceki son sahnesi olan Inkigayo'daki performanslarından sonra konuşurken ne çok ağlamıştı (izlemek isteyenler buraya)

All About Eve (2000) , Rainbow Romance (2005) , Dream High (2011) , All My Love (2011) dizilerinde küçük rollerde göründü. Ben sadece Dream High'da izledim, çok sevimliydi. Ayrıca bir de filmde oynayacaktı ama 2007'de geçirdiği kaza nedeniyle film çekimlerine katılamadı. Fimde Kyu Hyun hariç diğer tüm SuJu üyelerini görebilirsiniz :) Filmin adı Attack on the Pin Up Boys (2007) çok çok güzel bir film değildi ama çerezlik vakit geçirmelik izlenir yani :D Bu arada bir de radyo programı var Kiss the Radio, programı diğer bir SuJu üyesi olan Eun Hyuk ile birlikte yapıyorlar :)

3) Song Joong Ki

İşte size gülüşü muhteşem bir aktör daha :) Aslında onu çok çok iyi tanımıyorum henüz. Sadece bir tane dizisini izleyebildim. Sungkyunkwan Scandal (2010) da harikalar yaratmıştı resmen :D ama benim onunla tanışmam böyle olmadı.. Sevgili çingum Hikaruivy'nin hikayesinde dünyalar tatlısı Moon Jee olarak tanıdım ben onu :) Daha önce hiç izlememiş olmama rağmen hayalimde kusursuz bir şekilde canlandırabildiğim tek kişidir kendisi :D

Şimdi yeni dizisi Tree With Deep Roots (2011) u bekliyorum merakla. Sanırım dönem dizisi olacak, d-addicts'te konusu verilmemiş henüz. Gerçi dönem dizisi olduğu yazıyor canım hatta 24 bölüm olacağı da yazıyor :) 28 Eylülde yayınlanmaya başlayacakmış, bekleyelim bakalım :) Ama onu beklerken Obstetrics and Gynecology Doctors (2010) dizisini izlemeyi düşünüyorum. Orada da çok şeker olduğunu duydum ;) Haa bir de Triple (2009) ve Will It Snow at Christmas? (2009) dizilerini de merak ediyorum :) Diğer filmleri ve dizileri için buraya bakabilirsiniz ;)

4) Gong Yoo

Muhteşem gülüşlerden bahsederken tabii ki listeye almamız gereken en önemli isimlerden birisidir Gong Yoo :) Prensimiz ne kadar içten gülüyor değil mi? Sadece gülüşüyle değil ağlamasıyla, düşünceli halleriyle, her şeyiyle muhteşem bir oyuncu gerçekten. İnsan izlemeye doyamıyor yahu ;) Kendisini Coffee Prince (2007) te izledim ve bayıldım bayıldım bayıldım :)

Vakit buldukça eski dizilerini ve filmlerini izlemeye çalışıyorum. En son Finding Mr. Destiny (2010) de izledim, yine harikalar yaratmıştı. Şapşal halleri falan çok şekerdi yaaa :) Onun oyunculuğunu anlatabilecek kelime bulmakta zorlanıyorum yaa, o kadar iyi ki... Hem şunun gülüşüne bir bakın yaaa, dünyalar tatlısı değil mi sizce de :D Gongcuların şimşeklerini üzerime çekmeden susuyorum :) ve diğer dizileri ve filmleri hakkında bilgi almak isteyenleri şuraya yönlendiriyorum :)

5) Hyun Bin

İşte karşımızda bir gamzeli şirinlik daha :) Kendisiyle ilk tanışmam A Millionaire's First Love (2006) da oldu. Çok romantik bir filmdi gerçekten ve Hyun Bin çok sevimliydi. O da Gong Yoo gibi çok çok iyi bir oyuncu :)

Yakın zamanda Secret Garden (2010) da bu muhteşem oyunculuğuna hepimiz hayran kaldık zaten değil mi? Ama o zayıflığı yok muydu yaa, erimiş yavrum resmen (koca adama da yavrum dedim ya :P ) Yavrucak hala askerde, zaten bunlarda askerlik 2 yıl gittiler mi gelmiyorlar sanki :( Bugün-yarın Teukie'm de gidecek, sonra o gelir Min Ho'm gider of ulen offf :( Resmen asker yolu bekler olduk yaa...

Diğer filmlerini ve dizilerini henüz izleme fırsatı bulamadım. Bu aralar My Name is Kim Sam-Soon (2005) izlemeyi düşünüyorum. İzlediğim zaman belki bir yazı yazarım ;) Diğer filmlerini merak ettiyseniz böyle buyrun :)

Bu seferlik bu kadar yeter mi ne?? Artık bir ikinci yazı yazarım diğer oppalara :) Sevgili okuyucular lütfen yorumsuz geçmeyin, siz hangi oppaların gülüşüne bayılıyorusunuz bileyim :D :P Bir sonraki yazımın oppalarını da seçtim, bunu da söyleyeyim :) (yalnız oppa seçiyorum, ben hakkaten bozdum artık :P ) Neyse artık bir sonraki yazıda görüşmek üzere, jalgaaaaaa :D

 

MİM: Çocukluğumun Türk Dizileri..Biraz da Nostalji Yapalım^^

Uzuuuun zamandır blogumu öksüz bıraktım biliyorum ve bunun için çok üzgünüm :( ama çok çok güzel bir mimle geri döndüm :) taze bloggerlardan Kore Hayranı beni ve Hikaruivy'yi burada mimlemiş haftalar önce ama ben daha iki gün önce gördüm ne yazıkki..görür görmez de hemen kolları sıvadım yazıyı hazırlamaya başladım :)

Mimin konusu o kadar güzel ki, sevgili Kore Hayranını tebrik etmek lazım :) Ben yazarken harika bir nostalji turu attım yaşamımda, umarım sizler de okurken böyle bir tur atarsınız :) o zaman hazırsak başlayalım benim çocukluğumun dizilerini tanımaya :D

Çiçek Taksi : İşte çocukluğumun 1 numaralı dizisi :) Jenerik müziğini ezberlemiştim söyler dururdum evde salak salak gezinirken^^ "Taksinin rengi buğday sarısı, çiçek taksi durağı burası." diyerek evde dolaşan bir kız çocuğu hayal edin, işte o Hayal benim :D Şimdilerde dizilerde boy boy izlediğimiz pek çok oyuncuyu bu diziyle tanımıştım: Peker Açıkalın, Volkan Severcan, Bekir Aksoy, Selim Erdoğan, Kamil Güler...

Yılların oyuncusu, tiyatrocusu Erol Günaydın, taksi durağımızın sahibi Ramazan Ay rolündeydi. Ne babacan adamdı Ramazan abi, herkesin derdini dinler mutlaka bir çözüm bulurdu. Sonra Aykut Oray vardı, rolünün ayrıntılarını net olarak hatırlayamıyorum ama durağa sık sık gelip Ramazan abiyle konuştuğu sahneleri hatırlıyorum. Ümit Yesin'in canlandırdığı sinirli taksici Kazım Şentabak vardı, her daim köpürmeye meyilli bir adamdı, gözlerinden ateş saçtığını görsem şaşırmazdım o derece sinirliydi :) Sonra Kayhan Yıldızoğlu vardı, radyo sahibi Ekrem rolündeydi, Tuna Arman'ın can verdiği Manolya vardı bu radyoda çalışıyordu ve Ömer'in sevgilisiydi. Bu üçünün komedi sahnelerini izlerken gülmekten karnıma ağrılar girerdi. Ömer karakterini dizi ilk başladığında Peker Açıkalın canlandırıyordu, sonraları ne zaman olduğunu hatırlamıyorum Ömer rolünü Cengiz Küçükayvaz devraldı. Ömer'in "Manoşşş" nidaları kulaklarımda yankılandı bir an :) Daha yazamadığım çok ayrıntı çok hayat var dizide.Her taksicinin bir ailesi ve her ailenin ayrı bir hikayesi vardı. Artist Celal, Ömer, Avukat Kenan, Erdal, hatta durağın çaycısı Abuzer'in bile ayrı hikayesi vardı :)

Birkaç senedir KanalD'de yayınlanan Akasya Durağı diye saçma sapan bir dizi var ya, işte o diziyi buna bezetmeye çalışmışlardı ilk başladığında. Hatta ilk birkaç bölümünü hevesle izlemeye de başlamıştım, güzel bir dizi çıkıyor heralde diyerek.. Ama sonradan o kadar saçmalamaya başladıki bunaldım sıkıldım yani :) neyse neyse unuttuğum oyuncular vardır diye jeneriği ekledim bi bakıverin :D







Mahallenin Muhtarları : "Herkes yerini alsın bizim dizi başlıyor" diye başlayan güzel dizim :) Keşke şimdilerde de böyle güzel diziler yayınlansa da Türk dizilerini reklamlardan takip etmek zorunda kalmasam. Gerçi son zamanlarda Bizim Yenge olsun Seni Bana Yazmışlar olsun güzel yapımlar izlemeye başladık, artık hayırlısı :D Neyse dönelim dizimize :) Mahallemizin esas muhtarı rolünde Cihat Tamer'i izlemiştik. Bir de kızı vardı bu muhtarın, Aydan Burhan'ın canlandırdığı bu kızın adı Fadime'ydi ve hatırlamadığım bir nedenden dolayı Karadeniz şivesiyle konuşurdu. Kahveci Temel bu Fadime'ye aşıktı, evlenmek için ikna etmeye çabalar dururdu yanlış hatırlamıyorsam :) Temel rolünde Erkan Can'ı ilk kez burada gördüm, bu diziyle mi çıktı ortaya yoksa daha önceden yer aldığı yapımlar var mıydı tam emin değilim ama ben bu diziyle tanıdım onu :) Sonra Çaydanlık vardı, diziyi izleyenler hemen hatırlamıştır neyden bahsettiğimi :) Temel'in sevimli maymunundan bahsediyorum tabiiki :) o sevimli hayvancığı görünce hep gülerdim ve benim de öyle bir maymunum olduğunu omzuma alıp taşıdığımı hayal ederdim, çocukluk işte :D

Sonra Müzevir Müzeyyen (Sevil Üstekin) vardı,bütün mahallenin son dakika haberleri hep onda olurdu. Onun sonradan evlendiği Haydar bey (İhsan Bilsev) vardı, hatta Devlet Demiryollarında çalışıyordu Haydar bey de Müzevir Müzeyyen ne zaman ona seslense ilk önce Haydar Paşa derdi :D Her mahallede olduğu gibi burada da mahallenin delisi vardı, adını hatırlamıyorum ama Kutay Köktürk canlandırıyordu. Elinde bi direksiyonla sabahtan akşama kadar dolaşır durur ve aslında herkesten daha akıllı olduğunu hissettiren cümleler kurup herkesi kendine hayran bırakırdı :) Kemik kıran Kadriye (Mehtap Anıl), sürekli usta diye konuşup duran Goncagül (Goncagül Sunar), kuaför Behiye (Filiz Taçbaş), onun kocası adını hatırlayamadığım taksici (Yalçın Gülhan), taksicinin annesi (Leman Çıdamlı) ve sürekli annem annem diye konuşan evde kalmış ablası (Nedret Özbek) daha sonraları muhtarın karısı olan iğneci teyze (Işık Aras), daha neler neler var unuttuğum :) unuttuğum oyunculara da yer vermek için yine jeneriği ekledim :D çocuk oyunculardan Onur Dikmen'i şimdilerde "TövbelerTövbesi" dizisinde büyümüş serpilmiş olarak izlediğimizi de hatırlatayım :D







Ferhunde Hanımlar : Bu diziyi sonuna kadar izlememiştim sanırım ama bayılırdım :) Ne oyuncular vardı, yine pek çok oyuncuyu bu dizi ile tanımıştım^^ Tam bir aile dizisiydi ve çok çok eğlenceliydi :) Ferhunde olarak tanıdığımız Beyhan Saran, Ferhunde'nin kocası Behzat rolünde Baykal Saran ile çok hoş bir çiftti :) Belki de gerçekten karıkoca olmalarının verdiği samimiyetle ekranda daha gerçek durduğu için bu kadar hoş gelmiştir bana :) ailecek izlediğimiz dizilerden birisiydi sanırım ya da belki sadece annemle birlikte izlemişimdir. Ferhunde ve Behzat çiftinin 3 kızı vardı yanlış hatırmalıyorsam, ikisi evliydi biri evde kalmıştı :) Evli olan büyük kızın adı Nermin'di (Melek Baykal) tam bir çatlaktı, kocası da Fehmi (Levent Çelmen) zavallı adam çok çekerdi onun elinden :D bir de kızları vardı Yonca (Simge Selçuk). Evli olan ortanca kızın adı Necla'ydı (Hatice Aslan), kocasının adı da Bülent (Şahap Sayılgan) bir de çocukları Can vardı. Sonra diğer kızın adı da Nevzat'tı (İpek Çeken) ve kankası Müjgan (Hülya Gülşen Irmak) vardı. Ben bu Müjgan'ı da kızı diye hatırladım bir an ama anneme sorduktan sonra öyle olmadığını öğrendim :D

Dizide en sevdiğim karakterlerse Meftune (Ayşenil ) ve annesi Şükufe teyzeydi (Meral Niron) Meftune'nin bir de minibüsçü bebalısı vardı, adı yoktu bu adamın ya da adı Belalı'ydı mı desem :) Belalı rolünde Turgay Tanülkü'yü izlemiştik^^ Aslında diziyi o kadar beğenerek izlemiştim ki ama şimdilerde ayrıntılarını tam hatırlamıyorum.. Bu diziden sonra "Bizim Evin Halleri" diye bir dizi başlamıştı neredeyse aynı kadroyla ama onu pek sevmemiştim izlememiştim ben :) madem diğer dizilerin jeneriğini ekledim, bunu da es geçmiyim :)







Çılgın Bediş : Bunu ortaokul yıllarımda izlemiştim hatta tekrar bölümlerini bile izleyerek evdekileri çıldırtmıştım :D Lise dönemi gençlerini, ailelerini, yaşamlarının eğlencelerini ve hüzünlerini anlatırdı :) en sevdiğim kısımsa Bediş'in olmadık hayalleriydi. Yanında kurulan her cümle için ayrı ayrı hayallere dalma kapasitesi vardı kızda :) Hayallerinde de her zaman Oktay olurdu, bazen onu kötülerin elinden kurtarırdı bazen de ikisi birlikte birilerini kurtarırlardı. Ama hep masal tadında olurdu o hayaller :D

Mükü'yle saatlerce telefonda konuşmalarına ve Bediş'in telefonla konuşurken kucağına yattığı kocaman ayısına bayılırdım :) Şimdi yayınlansa diziyi izler miydim emin değilim ama yayınlandığı dönemde bölüm atlamamıştım yani :D Hatta her gün okulda bölümlerini tartıştığım bir arkadaşım bile vardı, gerisini siz hayal edin :D Banu'nun "Aayyy Savaaaaşşşş!!" diye miyavlamasına çok gülerdim, şimdi ki Kore dizilerindeki şaşkın oppaaaa diye miyavlayan kızlar gibiydi :P hadi bi jenerik de buraya gelsin :D







Aslında izlediğim diziler bu kadar değildi. Süper Baba ve Sıcak Saatler vardı küçüklüğümden aklımda kalan diziler içerisinde :) ama ben onları yazmadım çünkü zaten çok güzel bir şekilde yazılmışlardı. Benimle beraber mimlenen sevgili çingum Hikaruivy burada çok güzel anlatmış o güzel dizileri :D bence okumadan geçmeyin^^

Evet benden bu kadar :) bu dizilerin hepsi 90'lı yıllara ait diziler ve eminim bu yazıyı okuyanlardan da bu dizileri bilenler var :)o kadar heyecanla yazmışım ama mimi postalamayı unutmuşum :) sizleri seçiyorum kimbapsushi ve sermin :) güzel yazılar çıkar sizden merakla bekliyorum :D

yazımı okuyan sevgili okurum lütfen yorumsuz geçme, diziler hakkında en azından bir-iki kelime söyleyecek bir şeyin vardır :) bir sonraki yazımda görüşmek üzere, seviyorum sizi okurlarım, jalgaaaaa! :D

Aşık oldum ^^

yaa kendi yaptığım çalışmaya mı aşık oldum Lee Min Ho'ya mı bilemedim :D sanrım Lee Min Ho'nun etkisi daha büyük :D

Kenarlarını sileyim derken kör olduğum bir çalışma oldu bu sefer :D Seonsengnim, tam daders üzerine eklemiş bulundum :D daha derse bakamadım ama mianhee :D

Bu arada seonsaengnim diye diye bitiremediğim kişi mydestiny adlı blogger kardeşim olur :D dersleri çok faydalıdır tavsiyemdir :D ben şimdi 3. dersimizi incelemeye gidiyorum ama hemen çalışma yapamayacağım bu konuda, çünkü gözlerimi çok yordum sanırım :D

görüşmek üzere :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Twitter Update

Followers

Labels

Recent News