Azıcık da Ben...

Saçma sapan başlığımdan da anlayabileceğiniz gibi biraz kendimden bahsedeceğim :D daha önce değişen huylarımdan bahsettiğim bir yazım vardı ya hani, okuyanlar bilir.. (okumayanları buraya alabilirim) Bu yazıda da değişmeyen huylarımdan bahsedeceğim işte :) Yani yazının devamı benimle ilgili spoiler içerir, merak ediyorsanız okuyabilirsiniz hehehehh^^

Mesela yolda gördüğüm bütün kuru yapraklara mutlaka basarım. Hani çıtır çıtır ses çıkarıyor ya, ufacıkken bile bayılırdım o sese hala bayılıyorum :) Bugün bile işten gelirken o yorgun halimle adımlarımı yapraklara göre ayarladım hahahh^^

Küçükken annemin elini tutup yürürken koca koca adımlar atardım sırf o yapraklara basabileyim diye :) Basınca da "hıhıhııııı" diye gülerdim deli gibi ama çok eğlenirdim yaaa :D Geçenlerde annemle alışverişten gelirken evin yakınındaki ağaçların altındaki yapraklara basıp, üstüne bir de kocaman bir sırıtma takınınca suratıma, annem deli olduğuma kanaat getirdi :D :P

Mesela tramvay raylarına basamam. Küçüklüğümden beri nedense basınca elektrik çarpacak diye korkuyorum :) Ne alaka diyenler olabilir ama ben de böyle garibim işte :D Mesela geçenlerde blog buluşmasına gittiğimizde de karşıdan karşıya geçerken adımlarımı buna göre ayarladım ama kimsenin dikkatini çekmemişti sanırım :)

Garip huylarımı buralarda herkese reklam ediyorum ama pek eğlenceli canım^^ Aslında kendimden bahsetmeyi pek sevmem ama yazarken hoşuma gidiyor. Çünkü kimse aslında kim olduğumu bilmiyor rahat rahat kendimi anlatabiliyorum... (sevgili çingularım kim olduğumu biliyorlar ama :) )

Neyse devam edelim..Mesela çarpışan arabalara binemem..Asla binemem hem de..Çok fena korkuyorum onlardan, yani öyle böyle değil :(

7-8 yaşlarındayken abimle birlikte binmiştik. Öndeki arabaya hızla çarpınca burnumu çarpmıştım ön kısma..Sonrası kan revan :( o gün bu gündür binemem o icatlara... Artık o kandan nasıl korktuysam, gerçek hayatta kan görmeye de dayanamıyorum... Film izlerken falan gördüğüm kanı pek umursamıyorum ama gerçekte parmağım bile kesilse içim bir tuhaf oluyor, ellerim titremeye başlıyor...

Biraz da güzel şeylerden bahsedeyim. Mesela meyve yerken en tatlı olanı sona saklarım :) Yani böyle çilek, kayısı gibi meyveleri yerken önce hepsinin tadına bakıyorum. Tatlı olanları bir kenara ayırıp önce daha az tatlı olanları yiyorum. Sonra da en tatlısını en son yiyorum işte :D

Annem çok gülüyor beni öyle görünce ama çocukluktan kalma bir alışkanlık işte^^ Düşünsenize bir tabak çilek hepsinin de ucu ısırılmış :D Bir de bir kız düşünün, önünde bir tabak çilek, hepsini tek tek eline alıp uçlarından ısırıp tabağa geri koyuyor.. İşte o kız Hayal oluyor :D Tamam tamam tuhafım öyle garip bakmayın :P :)

Mesela çay içmeye bayılırım. Amaaaa kahvaltıda ağzımda yiyecek birşey varken asla içmem. Ağzımdaki lokma ıslanmamalı (sanki çiğnerken ıslanmıyormuş gibi...) Sadece çay değil, yemeğin yanında içtiğim içecekleri asla ağzımda lokma varken içmem :D

Hatta kahvaltı demişken şunu da söyliyim, kahvaltıda sadece 3 çeşit yemeyi severim. Masada 10 çeşit kahvaltılık da olsa genelde üçünü seçer sadece onları yerim :D Ama bu derdimi halama bir türlü anlatamam.. Onu yedin mi bunu yedin mi diyip duruyor sofrada, sevmiyorum yemeyi diyorum anlamıyor :) Sonra bir de yumurta yiyorsam domates yemem, ağzımda bıraktığı tattan nefret ediyorum :D Pişmiş domatesten de nefret ederim, hatta biraz ısınmış bile olsa yemem :) Bu yüzden pizzamı domatessiz yerim ya zaten ;)

Mesela film izlerken yerimde oturamam. "Peki L'in fotoğrafı ne alaka??" dediğinizi duydum :) Ben film izlerken, özellikle korku filmi izlerken, L'in koltukta oturduğu gibi otururum :D Her 10 dakikada bir oturuş pozisyonumu değiştirdiğim için evdekiler benimle pek film izlemek istemezler.. Düşünsenize filme odaklanmışsınız, heyecanlı heyecanlı izliyorsunuz. Birden yanınızdaki deli ayağa kalkıyor, tuhaf bir şekilde yeniden oturuyor. Tam yeniden filme dönüp izlemeye başlamışken, o deli yeniden ayağa kalkıyor ve öncekinden daha tuhaf bir pozisyonda yeniden oturuyor :D İnsan deli olur la :P Bu tuhaf huyum yüzünden, sinemaya gitmeyi çok sevsem de bazen rahatsız olurum sürekli oturmaktan. Özellikle şu 3 saat süren filmler fena geriyor beni :D Halbuki film seyretmeye de baylırım hahaahhhh^^

Neyse bu kadar spoiler yeter, beni tanımayan kalmadı hahahh :D Biraz daha anlatmaya devam edersem beni ya deli sanacaksınız, ya takıntılı :) Artık bir sonraki yazımda görüşürüz.. Bu sefer daha güzel şeylerden bahsederim hem hehehh^^

O zamana kadar, jalgaaaaa :D

18 yorum:

asilcinnetbenim 30 Eylül 2011 11:17  

Bende çarpışan arabalara binmem.Küçükken çok fena çenemi vurmuştum malın biri yüzünden.En tatlısını sona bırakma huyu az da olsa bende de var :D Arada bir yapıyorum ama olsun :) Yemeklerde de yaparım bazen onu en son hangi tat ağzımda kalsın istiyorsam onu sona bırakırım :D

hayalmiyim :) 30 Eylül 2011 11:27  

bu çarpışan arabalar insanı korkutuyor gerçekten bir kez zorla bindirmişlerdi ölüyordum korkudan.. kazık kadar oldum hala engel olamıyorum bu korkuya :(
en tatlısını sona bırakmak iyi oluyor ya insanın ağzında son kalan tat güzel olmalı değil mi? :D

mydestiny 30 Eylül 2011 12:19  

Ama spoiler vermişsin, olmaz ki! :P :D
Ben de kuru yapraklara itinayla basarım, o ses müthiştir :D

hayalmiyim :) 30 Eylül 2011 12:21  

yazı benimle ilgili spoiler içerir demiştim ama :D
kuru yapraklara basmaktan hoşlanan birini daha buldum yaşasın :) o ses gerçekten müthiştir :D

kimbapsushi 30 Eylül 2011 16:04  

Hehe herkesin var sanırım böyle gariplikleri. Yapraklara ben de basarım hep, bu konuda benziyoruz, o sese bayılıyorum. Sadece tramvay rayı değil yoldaki hiç bir çıkıntı ya da çizgiye basmam. Yemek yerken sevdiğimi hep sona bırakırım, sadece meyvede değil. Bazıları en sevdiklerinden başlar bende tam tersi. Yalnız ben bol çeşit severim kahvaltıda, azar azar ama farklı çeşitlerde yemeyi severim. Film izlerken hem yerimde durmam hem de çok konuşurum. Bu konuda Astrea ile süper anlaşıyoruz. Geçen ablam da katıldı izlerken, en son çok konuşuyoruz diye kızdı bize, bir kaç dakika boğazımızda bir yumru sustuk, en son dayanamayıp devam ettik :D

Anam sen yazdın bunları bak bana da anlattırdın garipliklerimi hehe. Yaz arada böyle şeyler Yeşilci kardeşim de yakından tanıyalım^^

seidou 30 Eylül 2011 16:51  

şu yaprak olayı hepimizde var galiba...meyvenin en güzelini bende sona saklıyorum ama öle tadarak değil bakarak karar veriyorum..kahvaltıda çeşit belirleme değilde sıra belirleme adetim var benimde:)çarpışan arabada başınıza gelen benimde başıma gelmişti aslında ama abilerim çocuğu fena yaptılar ondan olsa gerek pek etkilemedi psikolojimi...sadece başım birkaç gün şiş ve yaralı kalmıştı..neyse seni yakından tanımak zevkliymiş devamını bekliyoruz:)

hayalmiyim :) 30 Eylül 2011 18:00  

Yaprakların çıkardığı sesi sevmeyen yok sanırım, çocukluktan kalma bir beğeni :) Yoldaki çizgilere de pek basmam ama raylara daha çok dikkat ediyorum, cidden elektrik çarpacakmış gibi hissediyorum. Ağzımda kalan son tadın güzel olmasını istediğim için ben de sevdiğim yemekleri de sona bırakırım. Bir de misafirliğe gittiğimizde de tabağımdaki yiyeceklerin hepsinin önce tadına bakar sonra en beğendiğimi sona bırakırım :D Kahvaltıda bol çeşit yediğim olur ama genelde 3 çeşitle sınırlandırırım kendimi :) film izlerken çok kıpırdanırım ama konuşmam :D

Anlat canım ne olacak, hepimizde var biraz gariplik :) ben de seni tanımış oldum böylece Yeşilci kardeşim^^

hayalmiyim :) 30 Eylül 2011 18:04  

evet bu yaprak olayı herkeste varmış bunu görmüş olduk :) hahahh ben garibim canım bakarım hepsinin tadına tek tek, annem de karşıma oturup güler bana :)
çarpışan araba fobim bayaa ciddi boyutlara ulaştı son tecrübemden sonra artık hiç binmem heralde :D aman canım zaten çok da lazım değil :)
yazının devamı gelir mi bilmem aslında var bir kaç garipliğim daha ama fazla reklam olmıyım canım :P :D

makinosev 30 Eylül 2011 20:38  

meyva olayına bayıldım :D =)))))))) ağzının tadını biliyorsun haa :D
ama çarpışan oto huyuna çok üzüldüm, offf sen beni lunaparkta görmelisin deli gibiyimdir :D benimle sakın lunaparka gelme, çarpışan otolardan sonra başka başka şeylerden korkar hale gelirsin, gerçi kıyamam ben sana ürkütmeden gezerim seninle ama belli de olmaz yani lunapark'da jisub görmüş gibi deliriyorum :D :D
tramway rayları olayı gözümden kaçmış bak, bir dahakine bizzat takip etcem seni :D

hayalmiyim :) 1 Ekim 2011 06:34  

meyve olayımla annem çok dalga geçer :D ağzımda son kalan tat önemli çingu :)
lunaparkta sadece çarpışan otolardan korkarım, diğer her şeye binebilirim, özellikle gondola binmeyi çok severim :D
bir sonraki buluşmada bu tramvay rayları olayıma dikkat edeceksin sanırım :) kendimi reklam etti zaten haahahhah^^

makinosev 1 Ekim 2011 09:45  

gondol mu?!! uppss söylemeyim dedim ama ben kamakazeden tut zar'a kadar herşeye binerim ama o gondola ne zaman binsem altıma bırakacak kadar korkarım, hiç emniyetli değil, heleki tam karşına gelen kişinin yüzü kusacak gibi olursa, işte o zaman ha kustu kusacak ha üstüm battı batacak derken hiç bir zevk alamadan binmeniz ile inmeniz bir olur. başıma geldi ordan biliyorum, gerçi kusmadı o arkadaşım sağolsun ama kusmuş kadar da oldu o surat :D ovf ovf hatırlamak bile istemiğiim :D
neyse yine de böyle böyle birbirimizi daha iyi tanımış oluyoruz hayalcim :D

hayalmiyim :) 1 Ekim 2011 10:59  

kamikazeye benimle binecek bir kurban bulamadım bugüne kadar :) gondola da bir tek Yalova'da binerim onların kilit sistemi farklı daha güvenli gibi geliyor bana :) bir de çok fazla binen olmadığı için kusma tehlikesiyle karşılaşmadım bugüne kadar^^
aslında viaporttaki lunaparkta yeni ve ilginç bir icat var roket mi ne diyorlar ona binmek istiyorum ama yine benimle binecek bir kurban bulamadım henüz :D

makinosev 1 Ekim 2011 12:05  

havalar iyice bozdu bak, yoksa önceden plan yapıp giderdik ben de gördüm o roketi, seneye daha güzel şeyler gelmiş olur, o zaman gideriz :D

hayalmiyim :) 1 Ekim 2011 12:07  

iyi fikir :) kardeşimi bindirecektim ama bebem çalıştığı için vakit bulup gidemedik güzel havalarda :(

Lee 5 Ekim 2011 18:51  

Ben bu yazıya bayıldım!
Bu tarz samimi yazıları oldukça seviyorum, yüzümde sıcacık bir gülümseme ile okudum.
Ellerine, klavyene sağlık dostum :)

hayalmiyim :) 5 Ekim 2011 18:55  

Sağolasın çingum^^
Tuhaflıklarımı reklam ettim blog camiasına ama daha bitmediler :) neyse dahasını da anlatmıyım şimdi :P

Harmony ~ ❤ ~ 조화 8 Ekim 2011 06:09  

(eski Kore.Hayranı) Hayalmiyim Unni çok sevimli bir yazı olmuş. Ben de yapraklara basmayı çok seviyorum. Mesela okul çıkışı eve doğru yürürken bir parktan geçiyorum, oradaki yapraklara basmak için yolumu ona göre ayarlıyorum. :D Yaşlı teyzeler, yaşıtım olan apaçi tarzlı erkek ve kızlar tip tip bakıyor ama napıım çok eğlenceli. :P :D

Ben ilk çarpışan oto maceramı Atatürk Orman Çiftliği'nde yaşadım. :D Okul bizi Ankara'ya götürmüştü, oraya gidince de binmiştim. Başıma bişi gelmedi ama şimdi yerini bulsam da çocuk gibi binmek hiç cazip gelmiyor. :P

Kahvaltıda ben bol bol yerim, hatta doymam okulda da poğaça-simit vari şeyler yerim. :D (Nasıl zayıf kalıyorum ben de anlamıyorum... :D ) Ama diğer öğünleri abartmıyorum pek... :D Bir de ben tatlıları hep sona bırakırım yemeklerde filan. Ağızda kalan tat bence de çok değerli. :)

Çok tehlikeli olduğunu bilsem de kanalizasyon kapaklarına bastığımda kötü hissetmiyorum (yani bilerek basmıyorum ama amanınnn bastım, çek çabuk ayağını tarzında tepkiler de vermiyorum), bi gün uçacam çukura, olacağı o. :D Ama yok artık dikkat edip hiçbir çıkıntıya, kapağa basmayacağım, istemsiz olarak bassam da bi gün başıma iş açabilirim.

Çay içmeyi pek sevmiyorum. Kahvaltıda sıcak bir çay yerine soğuk süt içerim. (Küçükken süt, yoğurt, peynir koymazdım ağzıma. Büyüyünce de hastası oldum bunların.) Ama flor içerdiğinden dişlerimize yararlı, dişlerimin güzel olmasını istiyorsam çay içmem lazım. (Yanlış olmasın dişlerimden memnunum. Ama daha iyisini istiyorum işte.) :D

Son olarak film izlerken, sinemada pek mülaimimdir. Konuşmam, ses yapmam, oynamam... Ama yanımdaki kişinin tepkilerini takip etme gibi absürt bi huyum var, ne biliim işte, ben gülüyorken o da gülüyor mu?, ben ağladıysam o da ağlıyor mu? Nedir arkadaş, kendimden şüphe mi ediyorum, Allah allah, çözemedim. :D Neyse ki yanımdaki vatandaşa çaktırmıyorum izlendiğini. :D Yoksa sapık veya deli damgası yiyebilirim. :D

Kendimden de amma bahsettim. :D Güzel bir yazı olmuş Unnim. Devamını bekliyorum. :D

hayalmiyim :) 19 Ekim 2011 18:53  

biliyor musun ben sana cevap yazdığımı sanıyordum halbuki yazmamışım :( unutkan unninin kusuruna bakma :( ne kadar güzel upuzun bir yorum yazmışsın öyle :)
ah o yaprakların bizden çektiği, zavallıcıkların kuruuduğu yetmiyormuş gibi bir de biz onları eziyoruz :) ama napalım çok eğlenceli, değil mi? :)

Aslında çarpışan otolar eğlenceli icatlar sanırım, her binen çok eğleniyor ama ben binemiyorum işte :( napalım artık kabullendim bunu farklı oyuncaklarla eğleniyorum ben de :D

Ben sanırım yediğim şeylerin birbirine fazla karışmasını sevmiyorum :) Benim görmediğim bir alanda, midemde yeterince karışıyorlar zaten :)

Gelelim çay konusuna :) ben çay içmezsem ciddi ciddi uyanamıyorum, Bütün gün baş ağrısı çekmem de cabası oluyor.. Çay çok önemli benim için, mutlaka hiç değilse bir bardak içmem lazım yani :D

Sinemada yanındaki kişiyi izlemek de ilginçmiş hakkaten :) ben de arada etrafa göz gezdiririm ama sıkılırsam :D Bir keresinde kardeşimle sinemaya gittiğimizde ekranda dev örümcekleri görünce "Ay ne şekeeeer!!" demiştim de yanımdaki kız dönüp suratıma öyle bir bakmıştı ki şu ifadeyle o_O , 10 dakika kadar gülmüştüm :) bunu niye anlattıysam, aklıma geldi işte :D

Beğenmene sevindim canım^^ ben de hep böyle güzel yorumlar beklerim ama :D

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Twitter Update

Followers

Labels

Recent News